6. CÜZ 2. HİZİP


05-) MÂİDE SÛRESİ المائدة Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَوْفُوا بِالْعُقُودِ ۚ أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ ۗ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ
1-) Ya eyyühelleziyne amenû evfu Bil `ukud* uhıllet leküm behiymetül en`ami illâ ma yütla aleyküm ğayre muhıllis saydi ve entüm hurum* innAllâhe yahkümü ma yüriyd;
1-) Ey iman edenler, anlaşmalarınıza tam olarak uyun… İhramlı iken, avlanmayı helal saymamanız şartıyla ve size bildirilenler müstesna, otyiyenler (koyun, sığır, keçi, deve gibi) size helal kılındı… Muhakkak ki Allâh dilediğini hükmeder.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا ۚ وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا ۚ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَنْ تَعْتَدُوا ۘ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
2-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tuhıllu ŞeairAllâhi ve leş Şehrel Harâme ve lel Hedye ve lel Kalâide ve lâ Âmmiynel Beytel Harâme yebteğune fadlen min Rabbihim ve rıdvana* ve izâ haleltüm fastadu* ve lâ yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil Mescidil Harami en ta`tedu* ve teavenu alel Birri vet Takva* ve lâ teavenu alel ismi vel `udvan* vettekullâh* innAllâhe şediyd`ül `ıkab;
2-) Ey iman edenler! ŞeairAllâh`a (Allâh nişanelerine, Allâh`ı çağrıştırana – hissettirene), haram aylara, Beytullâh`a hediye olunan kurbanlıklara, özel gerdanlıklı kurbanlara, Rablerinden bir fazl ve rıdvan isteyerek Beyt`e gelenlere, hürmetsizlik yapmayın… İhramdan çıktığınızda avlanabilirsiniz… Mescid-i Haram`a (daha önce) girmenizi engellediler diye bir kavme olan nefretiniz, sizi haddi aşmaya sevketmesin… Birr ve takva üzere yardımlaşın; zulüm ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın… Allâh`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun… Muhakkak ki Allâh, “Şediyd`ül Ikab”dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır).
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْأَزْلَامِ ۚ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌ ۗ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ ۚ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِإِثْمٍ ۙ فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
3-) Hurrimet aleykümül meytetü veddemü ve lahmül hınziyri ve ma ühille li ğayrillâhi Bihi velmünhanikatü velmevkuzetü velmüteraddiyetü vennetıyhatü ve ma ekeles sebu`u illâ ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu Bil ezlam* zâliküm fisk* elyevme yeiselleziyne keferu min diyniküm fela tahşevhüm vahşevni, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı`metiy ve radıytü lekümül İslame diyna* femenidturre (femenizdurre) fiy mahmesatin ğayre mütecanifin liismin feinnAllâhe Ğafûrun Rahıym;
3-) Size ölmüş hayvan eti, kan, domuz eti, Allâh`tan gayrı adına boğazlananlar haram kılınmıştır. Ayrıca boğularak, dövülerek öldürülen veya bir yerden düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi hayvan tarafından parçalanmış olan veya tapınaklardaki dikili taşlarda kesilmiş olan hayvanların etleri de haramdır. Fal oklarıyla (veya bu amaçlı araçlarla geleceğe dönük) kısmet aramanız da! Bütün bunlar fısktır (yoldan çıkmaktır)… Bu gün hakikati inkâr edenler, sizin Dininizi geçersiz kılma konusunda umutsuzluğa düşmüşlerdir… Artık onlardan korkmayın, benden haşyet edin… Bu gün sizin için Dininizi ikmal ettim (Din konusundaki bilgilenmenizi), üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için Din (anlayışı) olarak İslâm`a (Allâh`a tam teslimiyete) razı oldum… Her kim açlık dolayısıyla çok zor durumda kalırsa, haramı helal saymaksızın bunlardan yiyebilir. Muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ ۖ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۙ وَمَا عَلَّمْتُمْ مِنَ الْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ اللَّهُ ۖ فَكُلُوا مِمَّا أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
4-) Yes`elûneke mazâ uhılle lehüm* kul uhılle lekümüt tayyibatü, ve ma allemtüm minel cevarihı mükellibiyne tüallimunehünne mimma allemekümüllah* fekülu mimma emsekne aleyküm vezkürüsmAllâhi aleyh* vettekullah* innAllâhe seriy`ul hisab;
4-) Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar… De ki: “Size güzel – temiz gıdalar helal kılınmıştır… Bir de Allâh`ın size talim ettiğinden öğrettiğiniz, alıştırıp eğittiğiniz avcı hayvanların, sizin için tuttuklarından yiyin ve üzerine Allâh ismini zikredin… Allâh`tan korunun…” Muhakkak ki Allâh “Seriy`ul Hisab”dır (Seriy`ul Hisab = açığa çıkanın sonucunu bir sonraki anda oluşturan).
الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ ۖ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ ۖ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِي أَخْدَانٍ ۗ وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ
5-) Elyevme uhılle lekümüt tayyibat* ve taamülleziyne utül Kitabe hıllun leküm* ve taamüküm hıllun lehüm* vel muhsanatü minel mu`minati vel muhsenatü minelleziyne utül Kitabe min kabliküm izâ ateytümuhünne ücurehünne muhsıniyne ğayre müsafihıyne ve lâ müttehıziy ahdan* ve men yekfür Bil iymani fekad habita ameluhu, ve huve fiyl ahireti minel hasiriyn;
5-) Bu gün size güzel – temiz tüm gıdalar helal kılınmıştır… Kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanların yemekleri size helaldır… Sizin yemekleriniz de onlara helaldır… İman eden kadınların iffetli olanları ile sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlerden iffetli olan kadınlar da, mehrlerini vermeniz (nikâhlamanız), zinadan uzak durmaları ve (gizli) dost tutmamaları şartıyla, size helaldır… Kim imanın şartlarını ve gereklerini tanımayıp, hakikati inkâr ederse, elbette onun yaptığı işler boşa gider ve o, sonsuz gelecek sürecinde hüsranda olanlardandır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ ۚ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا ۚ وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ ۚ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَٰكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
6-) Ya eyyühelleziyne amenû izâ kumtüm iles Salati fağsilu vucuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu Bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka`beyn* ve in küntüm cünüben fattahheru* ve in küntüm merda ev `alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen fe teyemmemu sa`ıyden tayyiben femsehu Bi vucuhiküm ve eydiyküm minhu, ma yüriydullâhu liyec`ale aleyküm min harecin ve lâkin yüriydu li yütahhireküm ve li yütimme nı`meteHU aleyküm lealleküm teşkürun;
6-) Ey iman edenler… Salâta doğrulduğunuzda yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi su ile yıkayın; başlarınızı mesh edin ve iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da yıkayın… Eğer cünüp iseniz bütün vücudunuzu yıkayın… Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri tuvalet ihtiyacını gidermiş olarak gelirse yahut kadınlarla yatmışsanız, su da bulamamışsanız; temiz toprağa teyemmüm edin… Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin… Allâh size güçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve “HÛ”nun nimetini sizin üzerinizde tamamlamayı diler; tâ ki şükredesiniz (değerlendiresiniz).
وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُمْ بِهِ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
7-) Vezküru nı`metAllâhi aleyküm ve miysâkaHUlleziy vasekaküm Bihi iz kultüm semi`na ve eta`na* vettekullah* innAllâhe Aliymün Bi zatis sudur;
7-) Üzerinizdeki Allâh nimetini ve sizi onunla bağladığı sözleşmeyi hatırlayın; hani “İşittik ve itaat ettik” demiştiniz… Allâh`tan korunun! Muhakkak ki Allâh içinizdekilere, onların Esmâ`sıyla hakikati olarak Aliym`dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ ۖ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَىٰ أَلَّا تَعْدِلُوا ۚ اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
8- ) Ya eyyühelleziyne amenû kûnu kavvamiyne Lillâhi şühedae Bil kıst* ve lâ yecrimenneküm şeneanü kavmin alâ ella ta`dilu* ı`dilu* huve akrebü lit takva, vettekullah* innAllâhe Habiyrun Bi ma ta`melun;
8- ) Ey iman edenler… Allâh için dosdoğru durun, âdil şahitler olun… Bir topluluğa olan nefretiniz sizi adaletsizliğe sevketmesin! Âdil olun, bu anlayış korunmaya daha yakındır… Allâh`tan korunun! Muhakkak ki Allâh tüm fiillerinizi (onların yaratanı olarak) Habiyr`dir.
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ۙ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
9-) Ve`adAllâhulleziyne amenû ve amilus salihati lehüm mağfiretün ve ecrun azıym;
9-) Allâh, iman edip imanının gereği fiilleri ortaya koyanlara (şöyle) vadetmiştir: “Onlar için mağfiret ve aziym bir mükâfat vardır.”
وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
10-) Velleziyne keferu ve kezzebu Bi âyâtina ülaike ashabül cahıym;
10-) Hakikati inkâr edenlere ve (Esmâ`nın açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennem halkıdır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ هَمَّ قَوْمٌ أَنْ يَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
11-) Ya eyyühelleziyne amenüzküru nı`metAllâhi aleyküm iz hemme kavmün en yebsütu ileyküm eydiyehüm fekeffe eydiyehüm anküm* vettekullâh* ve alAllâhi fel yetevekkelil mu`minun;
11-) Ey iman edenler… Üzerinizdeki Allâh nimetini hatırlayın… Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya (zarar vermeye) niyetlenmişti de, onların ellerini sizden çekmişti… Allâh`tan korunun! İman edenler, Allâh`a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman etsinler).
وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا ۖ وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ ۖ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ
12-) Ve lekad ehazellahu miysâka beni israiyl* ve beasna minhümüsney aşere nekıyba* ve kalAllâhu inniy meaküm* lein ekamtümüs Salate ve ateytümüz Zekate ve amentüm Bi rusuliy ve azzertümuhüm ve akradtümullahe kardan hasenen leükeffirenne anküm seyyiatiküm ve leüdhılenneküm cennatin tecriy min tahtihel enhar* femen kefere ba`de zâlike minküm fekad dalle sevaes sebiyl;
12-) Andolsun ki Allâh, İsrailoğullarının sözünü aldı… Onlardan on iki temsilci bâ`settik… Allâh şöyle buyurmuştu: “Ben muhakkak sizinleyim… Salâtı ikame ettiğiniz, zekâtı verdiğiniz, Rasûllerime iman edip onlara yardımcı olduğunuz; Allâh`a karz-ı hasen ile borç verdiğiniz takdirde, kötülüklerinizi sizden silerim; elbette sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyarım… Bundan sonra sizden kim hakikati inkâr ederse, gerçekten yolun ortasından sapmıştır.”
فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
13-) Fe Bi ma nakdıhim miysakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeten, yuharrifunel kelime an mevadı`ıhi ve nesu hazzan mimma zükkiru Bihi, ve lâ tezalu tattaliu alâ hainetin minhüm illâ kaliylen minhüm fa`fü anhüm vasfah* innAllâhe yuhıbbul muhsiniyn;
13-) Ahdlerini bozmaları ile onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık (anlayışlarını kilitledik)! Kelimelerdeki mânâları asıl anlamlarından saptırırlar. Uyarıldıkları hakikatlerden haz almayı unuttular… Pek azı hariç, onlardan daima hainlik görürsün… Onları affet, aldırma! Muhakkak ki Allâh ihsan sahiplerini sever.
وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۚ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللَّهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ
14-) Ve minelleziyne kalu inna nesara ehazna miysâkahüm fe nesu hazzan mimma zükkiru Bih* feağreyna beynehümül `adavete vel bağdae ila yevmil kıyameti, ve sevfe yünebbiuhumullâhu Bi ma kânu yasne`un;
14-) “Biz Nasarayız” diyenlerden de söz almıştık! Bunlar da hatırlatıldıkları şeyden bir hisse almayı unuttular… Biz de onların arasına, kıyamet süreci başlayana kadar düşmanlık ve nefret saldık… Allâh onlara ne üretip oluşturduklarını gösterecektir.
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ ۚ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ
15-) Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm kesiyren mimma küntüm tuhfune minel Kitabi ve ya`fu an kesiyr* kad caeküm minAllâhi nûrun ve Kitabun mubiyn;
15-) Ey hakikat bilgisi verilmiş olanlar… Hakikat bilgisinden gizlediklerinizin birçoğunu size açıklayan ve birçoğunu (gizlemenizi de) affeden Rasûlümüz geldi… Gerçekten size Allâh`tan bir Nûr ve Kitab-ı Mubiyn (açık seçik Sünnetullâh bilgisi) gelmiştir.
يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
16-) Yehdiy Bihillâhu menittebe`a rıdvaneHU sübüles selâmi ve yuhricühüm minaz zulümati ilennûri BiizniHİ ve yehdiyhim ila sıratın müstekıym;
16-) Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi – melekesi) tâbi olanları, Allâh hakikatleri olan Esmâ özellikleriyle hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nûra çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir.
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ الْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ۗ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۚ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
17-) Lekad keferalleziyne kalu innAllâhe HUvel Mesiyhubnü Meryem* kul femen yemlikü minAllâhi şey`en in erade en yühlikel Mesiyhabne Meryeme ve ümmehu ve men fiyl Ardı cemiy`a* ve Lillâhi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* yahlüku ma yeşa` * vAllâhu alâ külli şey`in Kadiyr;
17-) Andolsun ki “Allâh, Meryemoğlu Mesih`tir” diyenler hakikati inkâr etmişlerdir! De ki: “Eğer Meryemoğlu Mesih`i, Onun anasını ve yeryüzünde kim varsa hepsini birden helâk etmeyi dilerse, kim Allâh`a karşı koyacak bir kuvvete sahiptir?”… Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin varlığı Allâh (Esmâ ül Hüsnâ özelliklerinin açığa çıkması – seyri) içindir! Dilediğini yaratır! Allâh her şeye Kaadir`dir.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَىٰ نَحْنُ أَبْنَاءُ اللَّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ ۚ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ ۖ بَلْ أَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ ۚ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
18-) Ve kaletil yehudü vennesara nahnü ebnaullâhi ve ehıbbauHU, kul felime yüazzibüküm Bi zünubiküm* bel entüm beşerün mimmen haleka, yağfiru limen yeşaü ve yüazzibü men yeşa`* ve Lillâhi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* ve ileyhil mesıyr;
18-) Yahudi ve Nasara: “Biz Allâh`ın oğulları ve O`nun sevdikleriyiz” dediler… De ki: “Öyle ise sizi niçin suçlarınız yüzünden azaplandırıyor?”… Hayır, siz de O`nun yarattığı bir beşersiniz… Dilediğini mağfiret eder, dilediğine azap eder… Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin mülkü Allâh içindir… Dönüş O`nadır!يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ ۖ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
19-) Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm alâ fetretin miner Rusuli en tekulu ma caena min beşiyrin ve lâ neziyr* fekad caeküm beşiyrun veneziyr* vAllâhu alâ külli şey`in Kadiyr;
19-) Ey kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlar… Rasûllerin arasının kesildiği bir süreçte, size gerçekleri açıklayan Rasûlümüz gelmiştir… “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” demeyesiniz (diye)… İşte size müjdeleyici ve uyarıcı (Rasûl) geldi… Allâh her şey üzerine Kaadir`dir.
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَعَلَ فِيكُمْ أَنْبِيَاءَ وَجَعَلَكُمْ مُلُوكًا وَآتَاكُمْ مَا لَمْ يُؤْتِ أَحَدًا مِنَ الْعَالَمِينَ
20-) Ve iz kale Musa li kavmihi ya kavmizküru nı`metAllâhi aleyküm iz ceale fiyküm enbiyae ve cealleküm müluken, ve ataküm ma lem yü`ti ehaden minel alemiyn;
20-) Bir zaman Musa, halkına şöyle demişti: “Ey halkım, üzerinizdeki Allâh nimetini hatırlayın; içinizde Nebiler meydana getirdi ve sizi melîkler kıldı; âlemlerden hiç kimseye vermediğini (insana has olan yeryüzünde halife olması bilgisini) size verdi.”
يَا قَوْمِ ادْخُلُوا الْأَرْضَ الْمُقَدَّسَةَ الَّتِي كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ
21-) Ya kavmidhulül Ardal mukaddesetelletiy ketebAllâhu leküm ve lâ terteddu alâ edbariküm fetenkalibu hasiriyn;

21-) “Ey halkım, Allâh`ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) Arz-ı Mukaddes`e (kutsal vadi) girin, eskiye dönmeyin; yoksa hüsrana uğrayanlar olarak dönersiniz.”
قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّ فِيهَا قَوْمًا جَبَّارِينَ وَإِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا حَتَّىٰ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا فَإِنَّا دَاخِلُونَ
22-) Kalu ya Musa inne fiyha kavmen cebbariyn* ve inna len nedhuleha hatta yahrucu minha* fein yahrucu minha feinna dahılun;
22-) Dediler ki: “Yâ Musa, muhakkak ki orada zorba bir halk yaşıyor… Onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya asla giremeyiz… Şayet oradan kendiliklerinden giderlerse, o zaman biz gireriz.”
قَالَ رَجُلَانِ مِنَ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُوا عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
23-) Kale racülani minelleziyne yehafune en`amAllâhu aleyhimedhulu aleyhimül bab* fe izâ dehaltümuhu feinneküm ğalibune ve alAllâhi fetevekkelu in küntüm mu`miniyn;

23-) Korktukları toplum içinden gelen Allâh`ın in`amda bulunduğu iki adam şöyle dedi: “Onların üzerine kapıdan girin… Ona girdiğinizde artık muhakkak ki siz galiplersiniz… Eğer iman edenler iseniz Allâh`a tevekkül edin (hakikatinizdeki El Vekiyl isminin özelliğinin, gereğini yerine getireceğine iman edin).”
قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِنَّا لَنْ نَدْخُلَهَا أَبَدًا مَا دَامُوا فِيهَا ۖ فَاذْهَبْ أَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ
24-) Kalu ya Musa inna len nedhuleha ebeden ma damu fiyha fezheb ente ve Rabbüke fe katila inna hahüna ka`ıdun;

24-) Dediler ki: “Yâ Musa, orada oldukları müddetçe biz oraya ebeden girmeyeceğiz… Git, sen ve Rabbin; ikiniz savaşın! İşte burada oturucularız.”
قَالَ رَبِّ إِنِّي لَا أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِي وَأَخِي ۖ فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
25-) Kale Rabbi inniy lâ emlikü illâ nefsiy ve ehıy fefruk beynena ve beynel kavmil fasikıyn;

25-) (Musa) şöyle dedi: “Rabbim… Muhakkak ki ben, sadece kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum… Artık bizimle o fâsıklar (inancı bozulmuşlar) topluluğunun arasını ayır.”
قَالَ فَإِنَّهَا مُحَرَّمَةٌ عَلَيْهِمْ ۛ أَرْبَعِينَ سَنَةً ۛ يَتِيهُونَ فِي الْأَرْضِ ۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
26-) Kale feinneha muharremetün aleyhim erbe`ıyne seneten, yetiyhune fiyl Ardı fela te`se alel kavmil fasikıyn;
26-) Buyurdu ki: “Artık orası onlara kırk sene haram edilmiştir… Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklardır… Artık sen de o fâsıklar (inancı bozulmuşlar) topluluğu için üzülme.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir